Sayfalar

16 Aralık 2012 Pazar

Elveda Erciyes!...

Evliya Çelebi, ünlü eseri “Seyahatname” de bir sincabın daldan dala atlayarak hiç yere inmeden Anadolu'nun bir ucundan diğer ucuna gidebildiğini yazar.
Ünlü Türk gezgini Evliya Çelebi’nin anlatımında abartı var mıdır, bilinmez ama Anadolu’ nun tam ortasında Nevşehir – Ürgüp- yakınlarında çektiğim bu fotoğraf onu haklı kılmıyor mu sizce?
Sayısı 50’yi bile geçmeyecek kadar olan bu asırlık çam ağaçları sadece geriye kalanlar...
Şimdilerde ise son zamanlarını yaşıyor, yoldaşı Erciyes’i belini bükerek selamlıyor ve veda zamanının geldiğini haber veriyordu.

Fotoğraf: Gazi ÖZDEMİR

Oyuncakların Göçü

Oyuncakların göçüne şahit oldum bu fotoğrafta.
Neredeler buraların küçük yaramazları? Yine bir alışveriş merkezine mi yoksa büyük (!) adam olması için çalışma odasına mı hapsedildiler? Yok, yok bir bilgisayarın esiri oldular sanırım.
Simdi tekrar bakın fotoğrafa lütfen!..
Oyuncaklar, çocukları kurtarmak için seferber olup, yola koyulmuşlar.
...
Doğa, başlı başına bir okul; parklar, bir sınıf; oyunlar da bir öğretmen değil midir?

Oyunu sevmeyenler sizce insanları sevebilir mi?
Fotoğraf: Gazi ÖZDEMİR
 

8 Aralık 2012 Cumartesi

Gomeda Vadisi


Fotoğraf: Gazi ÖZDEMİR
Kapadokyada vadi, sadece coğrafi bir kavramı ifade etmez. Kapadokya vadileri, oyma kiliseleri ile Hristiyanlara bir inanç merkezi; şarap ve pekmez olması için bağlara verimli bir toprak; özgürce uçan güvercinlere de yuvadır.
Ürgüpe bağlı Mustafa Paşa Beldesi sınırları içerisinde kalan Gomeda Vadisi; kiliseleri, zengin bitki çeşitliliği ve özellikle güvercinlikleri ile ziyaretçiler için keyifle vakit geçirilebilecek bir yerdir. Yaklaşık 9 kmlik parkur boyunca küçük bir dere, vadi sonuna kadar tıpkı bir rehber gibi eşlik eder. Bu özellikleri ile Ihlara Vadisinin benzeri gibidir.
Vadi girişinde harap durumda  bir kilise yer almaktadır. Yıkık halde bulunan kilisenin de tavanında yer yer büyük delikler oluşmuş.
Fotoğraf: Gazi ÖZDEMİR
Bu kiliseden hemen sonra tabela St. Basil Kilisesini işaret eder. Vadinin batı yamacının üst kısmında bulunan kilise dışarıdan sıradan bir görünüme sahipken iç duvarları rengarenk motiflerle bezenmiş. Kilisenin adı, Ortodoks kilisesini kuran üç kişiden biri olan Basil den gelmektedir. O dönemlerde resimlere tapınma yasak olduğu için kilise içerisinde sadece motifler kullanılmış. Bu motifler geometrik şekiller ve bitki figürlerinden oluşmaktadır. Korumasız halde kaderine terkedilmiş bu motifler, yüzyıllar öncesinden bizlere seslenirken, dökülmeye başlamış sıvalarından yok olmaya başladığının sinyalini vermektedir.

Fotoğraf: Gazi ÖZDEMİR
St. Basil Kilisesinden sonra yoğun bir bitki örtüsünün içine giriyoruz. Çok kıymetli olan yabani kuşkonmaz, iğde, tirebolu, kuşburnu, kayısı, erik, elma , ceviz ağaçları ve çeşit çeşit üzüm bağları... Kavak ağaçları ise tam bir görsel şölen

Fotoğraf: Gazi ÖZDEMİR
Fotoğraf: Gazi ÖZDEMİR
Gomeda, güvercinliklerin en güzel örneklerine sahip olan vadilerden biri. Apartman büyüklüğünde kayalara oyulan bu güvercinlikler kat kat sıralanmışlar. Bir kale görünümüne sahip güvercinliklerin birçoğu güvercin gübresi elde etmek için yöre halkı tarafından hala kullanılmaktadır. Bazı güvercinlikler taşlarla örüldüğü için farklı bir mimariye sahipler. Ayrıca güvercinliklerin ön yüzünde yer alan motifler başlı başına bir şaheser. Bu motifler süs amaçlı olabildiği gibi güvercinlik ve onun sahibi hakkında bilgi de verebilmektedir.

Gomeda Vadisi de diğerleri gibi Kapadokyanın sahip olduğu eşsiz güzelliğe çok şey katan bir açık hava müzesi gibidir. Bu güzellikler vadilerdeki derin sessizlik içinde kaderine terk edilerek yanı başımızda yok olup gitmektedir. Devraldığımız bu mirası layıkıyla gelecek nesillere emanet edebilmemiz için herkes üzerine düşen görevi yerine getirmelidir.
 
Gazi ÖZDEMİR
Fotoğraf: Gazi ÖZDEMİR

16 Haziran 2012 Cumartesi

Hiç kimsenin kirli ayaklarıyla beynimde gezinmesine izin vermem. GANDHI

12 Haziran 2012 Salı

SERGİ ÜZERİNE SÖYLEŞİ

MINIPRINT EXHIBITION/ MİNİ BASKI-RESİM SERGİSİ- SAVAŞ KURTULUŞ ÇEVİK

Fotoğraf: Ahmet ÖZYURT
9 Haziran Cumartesi, 16:00 - C+ SERAMİKARTI SANAT GALERİSİ /AVANOS/ NEVŞEHİR
 

Ahmet ÖZYURT
Sergideki birçok çalışma arasından beni en çok etkileyen "başak" figürlü eserle ilgili soruyla gittim söyleşiye. Anlamakta ve yorumlamakta güçlük çekeceğim diğer eserler arasında "başak" figürlü çalışma hem benim hayatıma daha tanıdık hem de kargaşa hissettiren diğer eserler arasında pozitif duygular bırakması sebebiyle diğerlerinden ayrılıverdi.
 
Onun için merak ettim sanatçının neden kırsal hayata ait bir figür olan başaklı çalışmayı sergisine kattığını. Aslında bu sorunun cevabını almak uzun da sürmedi çünkü bu sanatçının ne mesaj vermek istediğiyle yakından ilgiliydi. Sergisinin bizi esiri altına almış olan yaşama tepki olduğunu belirtiyor.
Temasının yalnızlık olduğu sergide sanatçı köşeye sıkışmış hayatları ve hikayeleri önümüze seriyor.
 
İşte kalabalıkların içinde kendimizi yalnız hissettiğimiz bir hayatta gerçekten ufka doğru uzanan başak tarlaları huzuru hissettiğimiz yerlerden biri olabiliyor. Tıpkı hissettiğim gibi...
 
C+ Seramikartı Sanat Galerisi'nde gerçekleştirilen söyleşideki içtenliğinden dolayı sanatçısı Savaş Bey'e ve bu imkanları sanatçılara sunan Ahmet Bey'e teşekkür ederim.
 
Gazi ÖZDEMİR

"Ya Kebikeç!.."

Eskiden el yazması kitapların ilk sayfalarına kitapları koruduğuna inanılan şu cümle yazılırmış: "Ya kebikeç" Bu sayede kitabı kurtlar yiyemezmiş.

http://www.lepismasakkarina.net/ya-hafiz-ya-kebikec

9 Haziran 2012 Cumartesi

Bir Hayalin Peşinde (Nasuh MAHRUKİ)

İlk başta başlık ve sonrasında Nasuh Mahruki'nin kendi hayallerini gerçekleştirmek için çıktığı yolculukta hayalleri olan insanlara ne gibi yollar gösterdiğini ve dağcılığın ne gibi zorluklara sahip olduğunu merak etmem, bu kitabı okumaya iten sebeblerdi.

Ne zaman Nasuh Mahruki gibi hayallerini gerçekleştimek için yola çıkıp bunu başarmış kişilerin hatıralarını okusam, onları bir radyodan dinlesem ya da televizyonda izlesem en az onlar kadar mutlu oluyorum.

Aslında Nasuh Mahruki'yi birçoğumuz sadece dağcı olarak biliriz ama dağcılığın yanında birçok sporu profesyonelce yapan bir sporcu, yazar ve fotoğrafçıdır.

Sovyet Asya’nın 7000 metreden yüksek beş tırmanışını da tamamlayarak, Rusya Dağcılık Federasyonu tarafından KAR LEOPARI unvanı verilen Nasuh Mahruki, Everest Dağı’na tırmanan ilk Türk ve dünyadaki ilk müslüman dağcı ve YEDİ ZİRVELER projesini tamamlayan dünyanın en genç dağcısıdır. Arama Kurtarma Derneği – AKUT kurucu üyesi ve başkanıdır.

Yakın zamanlarda "Liderlik, takım çalışması, kişisel gelişim, kendini tanıma, hedef odaklılık, kararlılık, disiplin, risk yönetimi" gibi konularda motivasyon konuşmaları ve seminerler düzenleyen bir kişisel gelişimcidir.

Mahruki' nin diğer kitaplaı şunlardır:
Everest'te ilk Türk (1995)
Bir Dağcının Güncesi (1995)
Bir Hayalin Peşinde (1996)
Asya yolları, Himalayalar ve Ötesi(1996)
Yeryüzü Güncesi (2002)
Vatan Lafla Değil Eylemle Sevilir
Kendi Everest’inize Tırmanın

Mahruki, "Bir Hayalin Peşinde" kitabında dünyanın yedi kıtasının her birinin en yüksek dağına tırmanmayı hedeflediği zorlu yolculuğu anlatmaktadır.

Kitap iki bölümden oluşmaktadır: Bunlar Yedi Zirveler'in tanıtımını ve tırmanmış olduğu üç zirveyi anlattığı bölümlerdir. Birinci bölümde, Yedi Zirveler hakkında ayrıntılı bilgi vermekte, neden Yedi Zirveler hayalini gerçekleştimek istediğini; ikinci bölümde ise Acongua (Güney Amerika), Vinson(Antarktika), McKinley(Kuzey Amerika) Dağlarına tırmanış macerasını anlatmaktadır.

Yazımın başında da dediğim gibi başarı hikayelerini okumak beni mutlu ediyor. Beni mutlu eden bu yolculukta zihnimi meşgul eden soruları kitaptan aldığım notlarla cevaplamak istiyorum.

Neden Nasuh Mahruki  böyle bir hayali gerçekleştirmeye girişmiştir?

"İşte yaşamımda ne olursa olsun hiç değişmeyecek olan şey, sonsuz bir öğrenme arzusu, varlığımın her zerresi yakıcı bir öğrenme tutkusu ile yanıp tutuşuyor. İşin garip tarafı öğrendiğim şeyin ne olduğu çok da önemli değil, yeterki yeni bir şey olsun, öyleki bir günüm bile yeni bir şeyle tanışmadan geçerse kendimi kötü ve o günü harcanmış hissediyorum."

"Yaşamdaki en üretken tecrübeleri bilmenin ve en derin zevkleri tatmanın sırrı tehlikeli yaşamaktır."

Kısacası her tırmanış ona yeni şeyler öğretiyor.

Hayallerini gerçekleştirmek için nelere ihtiyaç duymaktadır?

O bu soruyu kitabının başında yer alan şu cümleyle cevaplıyor.

"Hayallerini bir gün gerçekleştirebilecek gücü ve cesareti kendinde bulanlara."

 Kitabında ismini tarihe yazdırmış kişilerden alıntılar yaparak motivasyon kaynağını okuyucularına iletmektedir.

"Neyi yapabiliyorsan ya da yapabileceğini hayal ediyorsan başla; cesarette deha, güç ve büyü de vardır." Goethe

Gazi ÖZDEMİR